Friday, March 29, 2013

INSTAGRAM GÜNLÜĞÜ 7

Ohooo instagram günlüğü serisine en son yazı yazdığımdan beri bir aydan fazla zaman olmuş! Nasıl bu kadar açtım arayı yahu :) Ben blogumdan, facebookumdan veya twitterımdan daha çok instagramdayım arkadaşlar. Hatta bloguma koyduğum fotoğraflarımın çoğunu instagramdaki fotoğraflarımdan alıyorum. Blog için ayrı fotoğraf çektiğim çok azdır. Açıkçası fotoğraf kalitesinin mükemmel olması gibi de bir arzum yok buraya yazı yazarken. Kalitesi iyice saçma olmadıktan sonra, o an elimde makina varsa makinayla, telefon varsa telefonla çekiyorum. Buna dikkat edenlere de saygı duyuyorum, göze hoş geldiği muhakkak. Ve hatta tebrik ediyorum :)
Neyse zevzekliğim üzerimde yine. Ben uzatmadan bu aralar neler yapmışım onları anlatayım.

Hayatımdaki belki en önemli adımlardan birisi bu işe merak salmam. Meraktan daha çok aslında istek duymam. Hayatım yoğunlaştıkça, yaşım ilerledikçe, sorumluluklarım arttıkça hayatın akışını kaçırmaktan daha çok korkar oldum. Günün içindeki güzellikleri görememekten, çok mühim(!) şeylerin peşinde koştururken etrafımda neler oluyor bitiyor farkına varamamaktan sıkıldım. Yoruldum daha doğrusu. Evet kendimi çok dürtüyorum, aklıma geldikçe yavaşlıyorum ama yine de farkındalığım istediğim seviyede değil. Hatta çok aşağılarda. Bu hem hata yapmama sebep oluyor hem hayattan tad almama sekte vuruyor. Bazen beynimde dönüp duran düşünceleri bir kenara koyabilmeye, sadece sakinleşmeye ihtiyaç duyuyorum. Meditasyonun ihtiyacıma cevap vereceğini düşünüyorum. Normalde kişisel gelişim kitapları okumam hiç, ama bu hoşuma gitti. Umarım faydası olur..

Ohh mis gibi bruschetta! Şimdi olsa da yesem beee :)

Benim de işim gücüm yemek yahu :) Bu Kafes Fırın'ın çeşitlerini çok seviyorum ben! Ama yalnızca sabahları. Çünkü sandviçlerini, pastalarını açıkta tutuyorlar ve doğal olarak üstleri kuruyor akşama kadar. Çok saçma yani bunu düşününememeleri!

Paris her zaman hayallerimi süsleyen bi şehir olmuştur. Ama bi dergide bu yazıyı gördüm ve instagramda insanlara sorduğumda herkes ağız birliği etmişcesine Paris'in çok pis bi yer olduğunu, o filmlerdeki olayının hiiiç olmadığını söyledi! Çok şaşırdım doğrusu :/

Ben bu fikri Nana Company'de gördüm ve bayıldım! Süper değil mi? :)

Bu yazı sevgili fotografikhatıralar'a ait. Ben kesinlikle böyle düşünüyorum! O yüzden bayıldım bu bir kitaptan alınmış olan satırlara..

Sevgili arkadaşım ve adaşım Seda'yı hatırlıyorsunuz di mi? Bana süper tatlı broşlar yapıp hediye etmişti :) Ben de geçenlerde birşey gördüm ve direkt aklıma Seda geldi. Paketin içinde ne olduğunu söyleyemiyorum çünkü bu Seda'ya özel bişey :) Sorry :) Bu arada bu fotoğraf Seda'nın instagramından. Ben kendi hesabımda sürprizi kaçmasın diye paketten ufacık bi köşe paylaşmıştım :)

Ya geçen gün başıma ne geldi! Düştüm! Ama nasıl düşmek! Bi akşam işten çıktım, deli gibi yağmur yağıyor. Dolmuştan indim, kaldırımda yürüyorum ve yere bakarak yürüyorum, şemsiyeyi siper etmişim yüzüme gelmesin yağmur diye. Önümde bi kapak gördüm yani daha doğrusu kapak olduğunu düşünmüşüm. Hani giderler vardır ya öyle bişey. Kaldırımda da olunca açık olacağı aklıma gelmedi. Üzerinde su birikintisi var ama çok normal bişey yani öyle derin durmuyor. Ben buna bi bastım arkadaşlar bacağım dizimin üzerine kadar girmez mi kuyuya! Ve gayri ihtiyari diğer adımımı da attım, bacağım kaldı kuyunun içinde! Sıkıştı, çekemedim! Paat diye bi serildim yere, tek bacağım kuyunun içinde! Allahtan ellerimle engel oldum da yüzümü falan çarpmadım. Ama elim, bacağım hep yara oldu.. Pantolonum yırtıldı falan.. O anki sinirimi size anlatamam! Yani kaldırımda bir bacak girecek kadar derinlikte bi kuyu nasıl açık kalır???

Bazen bazı insanlara bunu göstermek istiyorum :) You're still talking! :)

Çok doğru değil mi?

Çay eşliğinde Game of Thrones :) Yeni sezonu bekliyoruz heycanlan :)

Vallahi dostlar inanması zor, ben bile inanamıyorum ama çiçeklerim hala yaşıyolar yahu :) Ben bu işi kotarıcam mı dersiniz bu yaz? :)

Ya ben bu turpları (hiç sevmediğim halde) tiplerine bayıldığım için aldım marketten :) Minicik minicik aşırı şirinler ve renkleri süper! Ama yeşil salataya doğradım valla çok güzel oldu. Gayet de yedim :) Demek ki neymiiişşş, dış güzellik önemliymiş :p

Arada bana geliyolar :) Çok yorum yapmıyım bu fotoğrafın üzerine :)

Benim için hayatı anlamlı kılan şeylerden biri çikilata. Hele milkaysaaaaa... :)

Yağmurlu bi gün sonrası tın tın yürümeye çalışan yavrucağız, sen yolda karşıdan karşıya geçene kadaaaarrr :) Hemen yan bahçeye transfer ettik kendisini, hayatına orada devam ediyordur inşallah. Yolda beride ezilecek yoksa :)

Hihohohoho canım kumaşlarım! Ben sizle neler neler yaparım yahuuu :) Kumaşlar Ankara Erdoğan Düğme'den :)

Bu ayın Evim dergisini taaa ayın 9'unda elime alabildim! Kendime teessüf ediyorum :)

 

Kocacığımın kıymetli plakası :) Geçen sene Atatürk Kültür Merkezi'nde (Ankara'daki :) ) düzenlenen Rize günlerinden "Arabada Laz var" askısı almıştım. Bu senekinden de kayınvalidem bu plakayı almış :)

Bu aralar bu tavşanlara sardım. İsimleri Maileg'miş, çok yeni gördüm. Bu arada fotoğraflar internetten alıntı, ben yapmadım. Ama çok tatlı değiller mi yaaa :)

Vee kapanışı 1000 kişi olduğumuz (hatta şu anda tam tamına 1010 kişi ^_^ ) haberi ile yapmak istedim *\o/* çoookkk teşekkür ederim herkeseeeee <3

İşte benden havadisler bu kadar. Sizden ne var ne yok canikolar?

No comments:

Post a Comment

DIŞARIDAN KENDİNE BAKMAK

Şöyle bir dışarıdan kendime baktım bu akşam. Amacım bu değildi aslında. Boş boş internette dolanırken blogum aklıma geldi. Sonra " hang...