Wednesday, April 9, 2014

GELDİ Mİ GELİYOLAR

Ne geliyor? Yazma isteği. Yoksa şu anda acayip çok işim var. Mantıklı bi insanın bilgisayar başına oturması bile abes ama işte dediğim gibi yazma isteği geldi mi gelir, durduramazsın, yazarsın. Haa evrenin sırrını mı vericem burda şimdi onca işi bıraktım da? Hayır, bildiğin geyik yapıcam, çene çalıcam ama yazmam lazım arkadaş. Size de böyle şeyler oluyo mu yoksa kendimi isviçreli bilimadamlarına mı teslim etmeliyim insanlık için araştırma konusu yapsınlar beni diye? Fikirlerinizi bekliyorum canlar.

Bahar geldi ya acayip mutluyum.

 

Ben ki yaz insanıydım. Yılın 365 günü yaz yaşamak için neler vermezdim bi zamanlar. Hepp denizde olayım, hep güneş tepemden tepemden yaksın beni falan. Şimdi? Tam anane kılıklı oldum. "Aaayy şekerim o sıcak bi basıyo ki beniii, hele nemm hele neemmm.. Vallahi en güzeli bahar canımıniçi ya yaa. Oh terlemezsin üşümezsin" vs vs. Şimdi diyin bana bakalım benim böyle hissetmemin sebebi aşağıdakilerden hangisi?
A) Mevsimlerin artık kendini sapıtıp aşşşırı sıcak ve aşşşırı soğuk olarak geçmesi
B) Mevsimlere biiip atma kızım, sen yaşlanmışın, için geçmiş senin
C) Her iki şık da olabilir şekerim, vay ken ay du samtayms?

Sanırım ben oy hakkımı C'den yana kullanıcam. Yaşlandık evet, artık sıcaklıklar daha çok etkiler olmuş olabilir bu sebeple. Ama mevsimler de insan mevsimi değil töbe yarabbim. Özellikle yazlar. Ben o yüzden yazdan soğumuş olabilirim yani. Terlemek, ter, terleyen insan, ter kokusu ve bilimum ter ile başlayan cümle, sıfat, edat, bağlaç vs den nefret eden bi insanım ben. E yaz geldi mi (gerçi bu konuda yaz kış çok mesele değil, asıl olay duş almayı bilmeyen insanlar) de bundan kaçış yok yani. Git gide asabımı daha da bozuyosunuz terli insanlar! Sizin yüzünüzden nefret ettim yazdan bak olcak iş mi hayret bişi.

Ya şu bebek nasıl tatlı bişiy ya :) Tipsiz zibidi!

Halbusi bahar öyle mi? Ve mimkinse ilkbahardan bahsedelim sadece. Havada mis kokular. Dallar çiçek açmış. Kuşlar bıcır bıcır ötüşmeye başlamış. İnsanlarda bi "geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları" haleti ruhiyesi (böyle mi yazılıyo ki? Şu an yazım kılavuzuna bakmaya üşendim. Amaan sanki çok dilbilgisine uyuyorum da bunu mu dert ettim şimdi). İlkbahar en güzel bişi bence artık. Yaz da neymiş hıhh kokuşmuş.
Evet en birinci ilkbaharı ilan ediyorum! Bütün mevsimlere sıfır puan ilkbahara yüz puan!

 

Giy tshirt üzerine ceketi, çek ayaana babetlerini ooohhh. Yalnız şu aynadan kendini çekmek bence çok komik bişiy. Ve hatta saçma bişiy. Selfie de zaten ruhsal bi hastalıkmış. Mühim bilimadamları bunun araştırmasını yapmış. Ciddiyim bak geçenlerden gazetede okudum. Şundan bi kaç sene önce aynadan kendini çeksen millet sana manyak muamelesi yapardı şimdi çekmeyeni dövüyolar. Hatta bunun bi sanatı bilem var. Sevgili Styleboom şuracıkta yazmıştı. Şu açıyla şuradan tutarsan işte gıdık belli olmaz, kafanı yana eğersen dudaklarını büzersen işte çok like alır falan filan. Benimki gördüğünüz gibi baya bildiğin odunca bi selfie. Tak diye basmışım çekmişim çıkmışım. Azcık pratik olmak lazım, çok kafaya takmamak lazım. Bide telefonu zaptetmek çok zor. Hem onu tut hem düzgün poz ver, ohooo bide uzaya mekik fırlatayım istersen?

 
Ön kamera desen adamı zombi gibi gösteriyo. Bak esasen bende adeta bi Grace Kelly suratı var ama hep bu ön kamera yüzünden böyle tombiş yanaklı ve göz altı torbalı çıkıyorum. Bu kadar olur yani ön kamera çok hainsin küstüm.

Bu aralar çok çalışıyorum canlar. Yeni şeyler deniyorum. Misal bu bebekler Tildalar gibi olmayacak. Tildalar daha çok aslında süs gibi kullanılıyor. Yukarıdaki gibi büyükbaş olanları oyuncak olabiliyor. Ama yeni bebeklerim direkt oyuncak olacak. Hatta kıyafetleri çıkabilecek ve onlara bir dolap oluşturabileceksiniz hazırladığım kreasyonlarla inşallah :) Çok heyecanlıyım! Her kız çocuğunun hayal ettiği şeylerden biri değil midir insan gibi gördüğü bir bebeği olsun? Yani onu süslesin, giydirsin, gezdirsin :) İşte o hisse hitap etmek istiyorum biraz da..


Düşündüklerimi becerebilirsem çocukların çok seveceğini düşünüyorum. Ayakkabıları, çantaları, tokaları, taçları bissürü şeyleri olacak bebeklerinin :)

Onun dışında bir de mutfaklar için duvar süsleri yapmayı deniyorum. Dediğim gibi değişik şeyler sunasım var sizlere. Her zevke hitap edebilecek ama aynı çizgide opsiyonlar üretmeye çalışıyorum. Yani bir ürünü gördüğünüzde "bunu Seda yapmıştır" demenizi istiyorum anliiyy misiniz beni?

Bu arada workshoplar da son sürat devam ediyor. İnsanların Tildaları bu kadar sevmesi o kadar hoşuma gidiyor ki :) Çok güzel tepkiler alıyorum! İstanbul'dan Ankara'ya gelip kurs alan arkadaşlarım var :) İstanbul'dan ısrarla çağıran arkadaşlarım var :) Bunları duyup gördükçe daha da motive oluyorum ve daha da çok çalışmam gerektiğini düşünüyorum! Mümkün olsa günde 3 saat uyusam ve kalan 21 saati çalışarak geçirsem :)

Tilda öğrenmek için derslerime gelen arkadaşlarımın gözlerindeki o pırıltı, ellerindeki heyecan, kocaman "bunu ben yaptım kiii" gülümesemesi.. Bunları görmek bana öyle harika şeyler hissettiriyor ki sizlere anlatmam mümkün değil! Bu geçtiğimiz öğretmenler gününde bir arkadaşım öğretmenler günümü kutladı biliyor musunuz :) Dediğim gibi bu hissin tarifi yok!.. Şimdi bunları yazarken bile gülümsetiyor beni :) Baksanıza heyecanlarına :)


Kurslarla ilgili çok fotoğraf koydum ama inanın hiç birini de ayırmam mümkün değil, şu olmasın diye.

Biraz da yeni Tildalarımı paylaşayım ve müsaadenizi istiyim. Çenem de ne düştü yalnız! Ama en başında uyarmıştım sizi yazasım geldi diye. Teee en son mart ayının başında yazmışım yani olsun o kadar da bana haktır yani dostlar.
Maviş peri kızım.. Çok sevdim ben onu..

Bu da cimcime bi uykucu :)


Hihihihihihiii bakın bakalım kimin içinmiş bu minnak :))

Seksenler dizisine bayıldığımı daha çok 15478 kere söylemiş olabilirim ama bi kere daha söyliyim zararı yok :p Dizide her bir karakter ayrı tatlı ama Rukiye teyzem her zaman number 1 :) Nasıl bir rol yapma yeteneğidir o arkadaş! Sanki Rukiye teyze bizim üst katta oturuyo ya böyle bi doğallık olamaz! Ben de bu role hayat veren sevgili Özlem hanıma bir hediye yapmak istedim. Beni azcık da olsa tanıdıysanız öyle ünlü kişilere "ay çok cicisiniz ben size bi hediye göndereyim de benim reklamımı yapın" tarzı bi insan olmadığımı anlamışsınızdır sanırım bunca zamandır. Epey zamandır bebek yapıyorum hiç de öyle bi hediyem de olmadı bu zamana kadar zaten. Ben sadece içimden gelen insanlara hediye ederim bebeklerimden. Gerçekten kıymetini bileceğine inandığım, samimi bulduğum insanlara. Özlem hanım da öyle birisiydi benim için aklımda ve öyle olduğunu da gösterdi bana tüm sempatikliğiyle :) Güle güle kullansın, baktıkça beni hatırlasın :)

Kahve düşkünü bir hanımefendi için hazırladığım bebek :)

Ve son olarak da minnak bir Mert için hazırladığım köpecik :) Mertçik vaktinden erken geldi dünyaya. Şimdilik hastanede dinleniyor. Evine gittiği zaman doya doya oynasın diye anneciği de ona bir köpüş istedi :)

Aaaayy benden ve bebelerimden haberler bu kadar dostlar. Yaz yaz bitmedi ayol. Bu kadar arayı uzatmamak lazımmış demek ki. Bu yazının ana fikri de o olsun :)

Hepinize mıttişim bi gün diliyorum canikolar! Tüm bebeklerimle ilgili http://emeksensin.com/craftanddecorate dükkanımdan veya bana bayantilda@gmail.com adresinden mail atarak bilgi alabilirsiniz. Siz de Tilda'ları öğrenmek, bir gününüzü onlara ayırıp nasıl yapıldıklarını öğrenmek isterseniz de bana yukarıdaki mail adresinden ulaşabilirsiniz.

Kocaman sevgiler minişler! Hadi ben gidiyim işlerimin başına. Bay baaayyy!

No comments:

Post a Comment

DIŞARIDAN KENDİNE BAKMAK

Şöyle bir dışarıdan kendime baktım bu akşam. Amacım bu değildi aslında. Boş boş internette dolanırken blogum aklıma geldi. Sonra " hang...