Thursday, May 8, 2014

HIDIRELLEZİM TUTTU VALLA

Müjdeli yazı başlığı geldi haaanııımm :) Keyfim yerinde dostlar! Pazartesi günü işe başlıyorum çünküüü!

Başlıktan da anlaşılabileceği gibi hıdrellez günü dilediğim şeylerden birisi de güzel bi işti. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez dedikleri bu olsa gerek heralde :) Ve inanır mısınız hayatımda ilk defa bi hıdrellezde dilek diledim. Şoklardayım anlayacağınız. Buna ister duanın hikmeti diyin, ister iyi düşün iyi olsun çok istersen sana gelir istediğin şey diyin, ister hıdrellez diyin vs vs. Ama son bir hafta 10 gündür iş konusuna takmıştım. Ve olaya bakın ki şu anda bi iş sahibiyim!

Muhtemelen burada da yazmışımdır daha önce, beni böyle şeyler çok etkiler. Yani birşeye yoğunlaşıyorum ve kısa bir süre içinde o şey elimde oluyor veya artık dileğim, gerçekten yürekten dileğim ama, her neyse.. Dediğim gibi buna enerji diyin veya Allah'ın hikmeti bilemiycem. Ama dünyada böyle bişey var gerçekten. Yürekten istediğin, düşündüğün birşey varsa seni buluyor. Yeter ki temiz kalbinle iste.

Geçen sene haziran ortasında ayrılmıştım işimden. Yani neredeyse bir sene oluyor. Bu bir seneye baktığımda %90 mutluydum %10 çok mutsuzdum. Mutluluğumun sebeplerini saymaya gerek yok heralde. Esnek olmak, hobilerimle ilgilenmek, kendime zaman ayırabilmek.. Çok çok iyi geldi. Bu bir seneyi maksimum verimlilikle geçirdim yani. O yüzden kesinlikle çok özliycem bu günlerimi biliyorum :) Çok mutsuz olduğum zaman dilimlerinde de, daha önce burda da belirtmiştim, okuduğum okuluma, harcadığım emeğime acıyordum. Sonuçta şu yıllar benim en çok tecrübe edip en çok çalışacağım yıllarım. Nasılsa ileride çoluk çocuk vs olunca, sorumluluk artınca, öncelikler değişince işe yeterince odaklanamayacağım. O yüzden şu aralar iyi çalışmak lazım. Ben de bunları düşünüp dertleniyordum zaman zaman.

Bu bir senede biraz içimi de dinledim. Kendimi daha iyi tanıdım. %90 mutluydum deme sebebim de kendimi bu kadar iyi dinleyebilmem zaten. Bazı şeyler daha kafama oturdu. Daha da olgunlaştım diyeyim kısacası. Her şerde bir hayır var diye boşuna söylememişler demek ki. Eşim de onu söylerdi bana. İyi tarafından bak, her şerde bi bi hayır vardır de. İnsan yaşayınca anlıyormuş :)

Aslına bakarsanız burada çok ahkam kesmek de istemiyorum. Çünkü insan ne kadar çok tavsiye, fikir alsa da kendi içinde ne yaşarsa o. Yani ben mantığımla da çok güzel yanıtlar veriyordum kendime o mutsuz olduğum dönemlerde. Süper açıklamalar yapıyordum, herşeyin sebebini sonucunu izah ediyordum. Hayatımın sonuna kadar böyle hissetmeyeceğimi, beni de elbet güzel şeylerin beklediğini düşünüp kendimi buna inandırmaya çalışıyordum. Ama.. İşte ama'sı şu; bazı zamanlar geliyor ki ne mantık dinlemek istiyorsunuz ne bahane bulasınız geliyor ne de size akıl veren, destek olan insanları dinlemek istiyorsunuz. Öyle zamanlarda sadece üzgün oluyorsunuz. Bu durum bazı zamanlar bir saat sürerken bazı zamanlar bir hafta sürebiliyor. Kendinizi iyi hissetmeye zorlamak gelmiyor içinizden. İşte ben öyle zamanlarda kendime sadece şunu dedim; "bu dönemi de yaşamam gerekiyor. Sağlıklı olan bu. Nasıl insanlar bir yakınlarını kaybettiklerinde yas tutmaları için belli bir döneme ihtiyaç duyuyorlar ve sonrasında hayata tekrar karışıyorlarsa bu da biraz onun gibi birşey. Benim de yaşadığım sıkıntıları, haksızlıkları, üzüntüleri sindirebilmem için böyle zamanlara ihtiyacım var. Bu gayet normal". Kafamı sadece bu düşüncelerin meşgul etmesine izin verdim. Çünkü vermeseydim, arka plana itmeye çalışsaydım sürekli beni meşgul edeceklerdi. Alttan alttan aklıma gelip beni rahatsız edeceklerdi. Ama kendime zaman tanıyınca öyle olmadı. Üzüntümü yaşadım ve bir an geldi üzülmediğimi farkettim.

Ve işte sonunda olduğum noktadayım. Halimden memnun bi şekilde. Tabi her şey güzel başlar genelde. Sonra sıkıntılar olur. İş hayatı da öyle, farkındayım. Ama ben bu bir senede yaptığım gibi o hayatın da iyi yönlerini görmek için uğraşacağım eğer sıkıntı yaşarsam. Amacım yine %90 mutlu olmak. %10 mutsuz olabilirim hiç sorun değil. Çünkü biliyorum ki kimse, hiç bir durumda %100 mutlu olamaz. Herşeyin iyi ve kötü yönleri var. Bizi mutlu da ederler mutsuz da. O yüzden çoğunlukla mutluysam benim için iyi birşeydir bu.

Yaa arkadaşlar işte durum böyleyken böyle :) Pazartesi yeni bi maceraya atılıyorum. Bakalım neler bekliyor beni. Çok yeterli bi süre dinlendiğim için çalışmak için enerjim yerinde. Hevesim de :) Umarım herşey güzel olur. Dualarınızı esirgemeyin olur mu :)
Kapanışa geçmeden önce anneme anneler günü için yaptığım cicileri de göstereyim size.

 

 

 

 

 

Canım anneme az bile ama el emeği birşeyler hazırlamak istedim hazır bi hediye almaktansa. Umarım beğenir :)
Bu akşam size güzel haberler verebildiğim için çok mutlu ve şükür doluyum. Bugünümüzü aramayalım inşallah.
Hepinize sevgiler..

Sunday, May 4, 2014

YETENEKSİZSİNİZ

Şu aralar sanki tüm yeteneklerimi kaybetmişim gibi hissediyorum. Ne Tildalarımdan birşey çıkıyor, ne yazı yazabiliyorum, ne yemek yapabiliyorum.

Geçen gün köfte yapıcam söylemesi ayıp. İnsan köftenin ayarını tutturamaz mı ya? Tutturamadım. Çamur gibi oldu töbe yarabbi. Ekmek ekliyorum, kıyma ekliyorum, olmuyo. En son tuttu ama 10 kişilik köfte çıktı!

Canımın birşey istememesinden feci halde sıkılmış durumdayım. Günleri öylece geçirmek hiç bana göre birşey değil. "Uyurken bile vakit kaybediyoruz" diye düşünürken şimdi bu aralar bu isteksizlik halinden dolayı tüm günümü boş geçiriyorum.

Tatsız hallerimin kendime göre haklı sebepler-bahaneleri de var aslında. Beni biraz karamsarlığa sürükleyen şeyler.. Böyle durumlarda biliyorsunuz kendimi sarsıp toparlamaya çalışırım. Ama işte bunu da beceremediğim bir dönemdeyim demek ki. Özel güçlerimi geri almam lazım :)

Dedim ya kendimden sıkıldım yani. Bu haller çok sıkıcı. Bi kırsam şu salak kabuğu kendime gelicem ama işte.. Belki de arada böyle olmak normaldir? Size de oluyor mu? Yatsam yatmak istemiyorum, kalksam kalkmak istemiyorum. Elime bi iş alasım yok. Dışarı çıkmak çok zor geliyor, evde oturmak çok sıkıcı.. Bazen güzel filmlere denk geliyorum televizyonda, onları izlemek keyif veriyor. Sanırım bi de güzel bi kitap almalıyım kendime. İstanbul gezilerimin birinde Peter Rabbit'in kitabını almıştım. Onu okuyorum açıp açıp. Acayip hoşuma gidiyor. Nasıl anlatsam bu hissi bilmem. Kitabı elime alınca sanki tam benim sığacağım kadar bir delik açılıyor önümde ve ben oradan başka bir dünyaya dalıyorum. Hani Alice'in Harikalar Diyarı'na düşmesi gibi. O resimlere bakarken dakikaların, saatlerin nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Bu arada Peter Rabbit'in çizeri Beatrix Potter'ın hikayesinin anlatıldığı Miss Potter filmini izlemenizi tavsiye ederim eğer izlemediyseniz. Bunu belki daha önce de söylemiş olabilirim size. Anımsayamadım şimdi..

Bu da filmin trailer'ı. Yani reklamı mı denir ne denir bilemedim şu an. Hah fragman!

Baharın da gelmesiyle pastel aşkım daha da depreşti. English Home'dan şunları aldım. Yarım çaydanlık duvar için. Diğerleri de aslında fırın kabı olarak olarak satılıyorlar ama ben kahvaltılık olarak kullanıyorum. Arada bir fırına koyup sonra da bulaşık makinasına atarak harcayamazdım bu güzelleri. Yanlış hatırlamıyorsam sarı ve mavisi de vardı. Ama yanlış hatırlıyo da olabilirim :)

Bunlardan sağ üstteki ikili banyo ve küçük tuvalet kapılarına, diğerleri mutfağa asılacaklar inşallah. Bi türlü asılamadılar :(

Çok üşengecim ama uzun zamandır yapmak istediğim şeyleri de yaptım arada derede. Aslında bunun üşengeçlikle alakası yok. Sadece indirime girmesini bekliyordum :) Ben makyaj yapmayı çok severim. Abartı makyajlar değil ama. Düğün dernek olmadıkça çok sadedir makyajım genelde. 3 sene gibi bi zamana kadar da makyaj malzemeleri konusunda çok titizlenmezdim açıkçası. Rengini, ambalajını beğendiğim şeyi alır kullanırdım. Biraz cildime dokunduğu zamanlar oldu bu saftirikliğimin. O da tam nişan dönemime denk gelir. Tabi stres faktörü de vardı o ayrı. Ama cilt temizliğine takmıştım. Bir türlü cildime uyan markayı bulamamıştım. Kayınvalidem bana Clinique markasını önerdi. Onun da bir arkadaşı benim gibiymiş (sivilcelerim, kızarıklıklarım vardı) ve Clinique'ten çok memnun kalmış. Bi denesene dedi. İyiki de denemişim! O gün bugündür neredeyse herşeyim Clinique. Size de fikir olması açısından ve lanet olsun ki şu anda nerdeyse hepsi indirimde olduğundan (benim malzemeler bitmedi, stok da yapmayı sevmem :( )neleri kullandığımı linkliyorum. Eğer siz de benim gibi bi türlü aradığınız ürünü bulamadıysanız bunları bi deneyin derim. Fiyatları yüksek gelse bile şunu söyleyeyim kesinlikle değecek! Cildim parlıyor resmen düzenli kullandığımda ürünleri. Yüz yıkama jelimtoniğimnemlendiricimpeelingim, kil maskem, BB kremimconcealer'ımallığımgöz serumumgöz kremimpudramgöz kalemim, epey bir süre maskaram (sonra estee lauder'e geçtim maskara için. Şu anda ise Maybelline'in sarı renkli maskarasını kullanıyorum. Şimdi ismini hatırlayamadım). Zamanla ihtiyacınıza göre istediğinizi alırsınız tabi ama benim mutlaka ama mutlaka deneyin dediğim ürünleri yüz yıkama jeli, bb kremi, concealerı ve göz serumu. Göz serumu dediğim şeyi göz etrafıma ve elmacık kemiklerimin üzerine kullanıyorum. Süper bir parlaklık veriyor. Parlaklık dediğim yani canlı bir görüntü. Sağlıklı bi cilt gibi. Benim en çok istediğim ve dikkat ettiğim nokta bu aslında. Cildimin sağlıklı görünmesi. O yüzden yukarıda saydığım mutlaka listesini uygulamadan dışarı adım atmıyorum desem yeri.
Neyse konuyu nereye getiricem. Makyaj ve cilt bakımını bu kadar sevmeme rağmen bu zamana kadar profesyonel fırça kullanmamıştım hiç. Genelde aldığım ürünün içinden çıkan uyduruk fırçaları ve çoğunlukla ellerimi kullanırdım makyaj yapmak için. Ama artık makyaj esnasında ellerimi habire yıkamaktan fenalık gelmişti (huylu eşşek). Epey zamandır almak istediğim The Real Techniques fırçaları gördüm Gratis'te. İnstagramda da hemen bir yoklama aldım, memnun olan/olmayan var mı diye. Herkes pek memnun. Ama ben fiyatlarını görünce (fırça piyasasından hiç haberim olmadığı için) pek memnun olmadım. Belki Mac'ler falan daha pahalıdır bilemiycem ama ben elimle de yaptığım makyajımı beğeniyorum yani. O yüzden fırçaya öyle para dökmek çok mantıklı gelmemişti. Tamam dedim ben bunu aklıma yazdım. Elbet indirime girecek bu güzeller. En nihayet beklediğim haber kozmela.com dan geldi :) %50 hem de!

Ben bu iki seti aldım. Aslında aklımda blush brush ı da almak vardı ama bu yüz setindeki en solda gördüğünüz kontür fırçasını blush brush gibi kullanırım diye düşünerek almadım. Zaten bu fırçaların yaratıcısı Sam ve Nic de istediğiniz fırçayı istediğiniz gibi kullanabilirsiniz diyorlar ki mantıklı olan da bu zaten. Hemen geldiği gibi denedim neredeyse hepsini. Şu kadar diyeyim bu zamana kadar boşuna uğraşmışım ellerimle. Kesinlikle çok sevdim! Özellikle bb krem sürmek için harika! Cilde o kadar güzel nüfuz ediyor ki krem! Eyeliner'ımı tek hamlede sürebildim şu en sondaki fırça sayesinde. Yani uzun lafın kısası bu iki seti de tavsiye ediyorum efendim. Ama indirimleri bekleyin yani. Sanırım kozmela'da arada oluyor bu markanın indirimleri. Hangi fırçayı nasıl kullanabileceğinizi, ihtiyacınıza uygun olanın hangisi olduğunu merak ediyorsanız youtube'da real techniques brushes yazarak bir sürü tutorial bulabilirsiniz. Mesela birisi Sam Chapman'ın videosu:

İşte durumlar böyleyken böyle. Çok uzattım canım sıkıldı yaz yaz.. Bu aralar tatsızım. Yapacak bişey yok. Aa en son yaptığım bebeklerimi de göstereyim de öyle kaçayım bi dakka. Sırma bebeğim;

 

 

 

Ve Bayan Çırpı;

 

 

Bebeklerimle ilgili her türlü soru ve siparişleriniz için bana bayantilda@gmail.com'dan ulaşabilirsiniz.
Hepinize tembellik yapmadığınız bi haftasonu dilerim.
Görüşmek üzere
Sevgiler

DIŞARIDAN KENDİNE BAKMAK

Şöyle bir dışarıdan kendime baktım bu akşam. Amacım bu değildi aslında. Boş boş internette dolanırken blogum aklıma geldi. Sonra " hang...